Bahar ve Psikiyatrik Hastalıklar
Bahar ayı, soğuk ve kısa günlerden, doğanın uyanıp canlandığı günlere geçiş dönemidir. Bedenimiz için her değişiklik stres yaratır. Değişiklik iyi de olsa, kötü de olsa bedenin yeni duruma uyum sağlaması gerekir. Hipokrat ‘ın “ Hastalıkları doğuran mevsimlerdeki değişikliklerdir” sözü, mevsim değişikliklerinin etkisinin o zamanlardan beri önemini vurgulamaktadır. Pek çok hastalık gibi psikiyatrik hastalıklar için de bahar ayları bazı hastalıkların alevlenme zamanlarıdır.
Bipolar bozukluk, mevsim geçişlerinde alevlenme gösterme eğilimi olan hastalıklardan birisidir. Aynı hastalık bile olsa, her hastadaki döngü birbirinden farklı olmaktadır ancak genellikle bahar ayları atakların daha sık görüldüğü aylardandır. Manik ya da depresif dönemler gözden kaçmaz ama hipomanik ataklar, baharla birlikte neşelenmek, canlanmak gibi değerlendirilebileceği için atlanma ihtimali oldukça yüksektir. Bir rahatsızlık gibi görülmediği hatta bazıları tarafından “gerçek iyilik” olarak tanımlanıp hep ulaşılması gereken normal ruh halinin öyle olması gerektiği sanıldığı için, sorulduğunda hastalık belirtisi olarak anlatılmaz. Bu durum bizim bazı hastalıkları fark etmemizi engelleyebilmektedir. Bu sebeple hipomanik atağın daha iyi tanınması gereklidir.
Hipomanik atak; en az 4 gün süren, kişinin kendisini çok keyifli, canlı hissettiği, normal halinden fazla neşeli olduğu ama kolay öfkelenmelerin olduğu bir dönemdir. Bu dönemde kişi kendisini çok akıllı, çok becerikli, her şeye gücü yeten biri olarak hisseder. Daha konuşkan hale gelmiştir. Sanki düşünceler koşuşturuyor gibi, düşünce hızı artmıştır. Konuşma hızı ve konudan konuya geçişler hızlanmıştır. Daha basınçlı bir konuşma tarzı olur. Dikkati toplamakta güçlükler ortaya çıkar. Birçok şeyi yapma isteği, bazen gereksiz risk almalar, hızlı araba kullanma, fazla alışveriş yapma, fazla para harcama gibi normal ruh halinde yapmayacağı şeyleri yapmalar ortaya çıkar. Alkol ve madde kullanma eğilimi artar. Uykular bozulur ama daha az uyunmuş olmasına rağmen çok dinlenmiş ve canlı hissedilerek uyanılır. O yüzden de sormazsanız uyku bozukluğu olduğu söylenmez.
Hipomanik atakta kişiler kendini o kadar keyifli hisseder ki, bütün hayatları boyunca hipomanik olarak yaşamak isterler ve bu durumu değiştirmek için yardım alma ihtiyacı duymazlar. Etrafındakiler normalin dışında bir şeyler olduğunu fark etseler bile genellikle kendilerini çok iyi hissettikleri için bir doktora gitmeye ikna edilemezler. Oysa hipomanik atakların varlığının bilinmesi ve o şekilde izlenmesi, ileride ortaya çıkma ihtimali olan daha sıkıntılı durumlardan korunmayı sağlayacaktır. Yazımı Orhan Veli’nin bir şiiriyle bitirmek istiyorum. Şiir, benim uzun uzun yazdıklarımı birkaç dizeyle özetleyivermiş;
GÜZEL HAVALAR
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan VELİ