DİJİTAL GÖÇERLER

DİJİTAL GÖÇERLER

A+ A-

Pandemi bize bundan sonraki bütün yaşamı etkileyecek bir gerçeği gösterdi: Çalışmak, pek çok şeyi üretmek için artık herkesin ofis ortamlarına, iş yerlerine doluşmasına günümüz iletişim ortamında gerek kalmamıştır. Dolayısı ile pek çok insanın çalışmak için büyük şehirlere doluşmasına da gerek yoktur.

Fiziki, fabrika tarzı üretim, hala tek bir yerde yapılmayı gerektirmektedir ama bu üretim de yavaş yavaş robotların eline geçmektedir. İnsan, giderek daha çok düşünsel üretimde ve hizmet sektöründe yer almaya yönelmektedir. Hizmet sektörünün dağılımı, insanların nerelerde yaşadığına çok bağlıdır. Düşünsel üretimin yeri ise, iletişimin çok kolay olabildiği bir dünyada, üreten insanın olduğu veya olmak istediği yerlere dağılabilir. Düşünsel üretimin, firmanın olduğu yerde olmasına giderek azalan bir ihtiyaç görülmekte ve çalışanlar da, uzun günlük yolculuklarla dar ve kirli bir alana toplanmaktan hiç hoşlanmamaktadır.

Şimdi artık, iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile, insanların önemli bir kısmının önünde müthiş bir özgürlük alanı açılıyor. Düşünsel üretim yapanlar nerede isterlerse yaşayabileceklerdir. Hatta dünyanın neresinde isterlerse.

Digital Göçerler (Digital Nomads) terimi ilk batıda çıkmıştı ve hem dünyayı gezen hem de yollarda, internet kafe, vb yerlerden ülkesindeki işini bir şekilde takip edenler için kullanılırdı. Artık bundan sonra ise, istediği yerde yaşayıp başka yerlerle bağlantılı olarak işini yapanlar için kullanıma yerleşecek.

İletişim ihtiyacının eğitimden tasarıma, hatta sağlığa ve hatta arkadaşlığa, artık pek çok alanda  giderek daha fazla internet ortamında karşılanabildiğini görmekteyiz. Bir taraftan ülkeler bazında internet altyapısının zenginleşmesi, diğer taraftan uzaya yerleştirilmesi planlanan internet sağlayıcı uydular ile belki önümüzdeki on yıl içinde internetin varlığı yokluğu konuşulacak konu olmaktan çıkacaktır. Aynen ve belki de daha fazla, bugünkü karayolları gibi (ABD de, internet; topluma ilk kullanıma sunulduğunda ‘Bilgi Otobanı– Information Highway’ olarak adlandırılıyordu), artık giderek, internet altyapısı kurulması, yazılım geliştirme, karayolu inşaatından daha önemli hale gelmektedir.

Böyle bir ortamda zihinsel üretim yapan kişilerin büyük şehirlerde ofislere tıkışmasına gerek kalmayacak, dünyanın neresinde, ne kadar süre ile isteseler yerleşip yaşayabileceklerdir. Bu ortamın getireceği değişiklikler çok özet olarak şöyle öngörülebilir:

- Büyük şehirlerden kırsal kesime, küçük yerleşim merkezlerine göç

- Büyük şehirden çıkan insanların günlük ‘ev-işyeri-ev’ seyahatinden kurtulmaları

- Bu insanlar için ev sahibi olmanın öneminin azalması, ev yapı malzemelerinde standartlaşma, geçici yerleşecekleri evlerinin şimdi de kullanılmaya başlanıldığı gibi, ev-ofis yapısında olması, ev ve iş yaşamının şimdiki ayrılıktan çıkıp, iç içe geçmesi

- Kırsaldaki popüler yörelerde küçük, ev-ofis tarzında müstakil kiralık ev sitelerinin kurulmaya başlanması, bunların büyük ölçüde az sayıda alternatif ama standartlaşmış, sürpriz taşımayacak yapılar olması

- Fiziki olarak birbirinden uzaklaşan gençlerin sosyalleşmeleri için özel kamp alanlarının yaygınlaşması ve hatta bunun, eğitim hayatının bir parçası olması. Örneğin halen ABD’de pek çok üniversite, başka yerlerden okumaya gelen öğrencilerin hemen ayrı ev tutup yaşamalarına izin vermez, ilk bir yılı mutlaka üniversite yurtlarında diğer öğrencilerle birlikte geçirmesini şart koşar.

- Kırsala göç eden kişilerin doğa ile iç içe, keyif aldıkları yerlerde yaşamaları ve istedikleri zaman bu yeri değiştirebilmeleri

- Büyük şehirden kurtulmuş göçer olarak yaşayanların günlük yaşam maliyetlerinin düşmesi

- Kırsaldaki tarımsal üretimin gelişmesi ve çeşitlenmesi. Yeni gelenlerin; taşımadan, saklamadan, dolayısı ile de en önemlisi, hormon ve koruyucu katkı maddelerinden kurtulmuş daha sağlıklı gıdalara ulaşmaları

- Gelenler ve yerleşikler arasında kültürel ve teknik alışverişin gelişmesi, ülke ve giderek dünya çapında pek çok alanda teknik ve kültürel paylaşımın oluşması

- Kargo hizmetlerinin ve küçük kapasiteli yaygın hava ulaşımının gelişmesi

- Internet bazlı elektronik güvenlik ve alarm sistemlerinin, uygulamalarının yaygınlaşması

- Kırsal alanlarda belediyecilik hizmetlerinin gelişmesi

- Çevre konularına daha geniş bir hassasiyetin oluşması

- Kırsala büyük ölçüde bir gelir aktarımını oluşması

- İş hayatının yeni şartlarına göre yeni hukuksal düzenlemelerin ve altyapının yapılması

- Orta düzeyde sağlık hizmetlerinin kalitesinin kırsalda yükselmesi

- Büyük şehir hastanelerine sadece çok önemli sağlık sorunları ve tedavi süreçleri için kırsaldan gelinmesi ve bu şehir hastanelerinin yakınlarında, gelen kişi ve yakınlarının kalabileceği mütevazi, düşük maliyetli büyük otellerin faaliyete geçmesi

- Doğalgaz ve özellikle elektrik hizmetlerinin kırsalda gelişmesi

- Başta turizm ve hizmet sektörü için altyapının doğal olarak gelişmesi, yeni iş alanlarının açılması

- Basit, sade ev mobilyalarının, küçük ama arkaya eşya da alan arabaların, spor kıyafetlerin günlük yaşama hakim olması, zamanla takım elbise, kravatın ve topuklu ayakkabının olası maskeli balo kıyafeti olarak saklanır hale gelmesi :)

- Ömür boyu belki hiç yüz yüze karşılaşmayacağımız, internet üzerinden kurduğumuz dostlukların oluşması. (Bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce ABD’de tanıştığım bir iş kadını, bana ailesinden bahsederken, üniversite son sınıfta bir kızı olduğunu ve kızının 2 yıldır bir erkek arkadaşı olduğunu, okul dışında çok vaktini onunla geçirdiğini söylemişti. Ben de evlenecekler mi diye sorduğumda ‘sanmıyorum, daha birbirlerini görmediler bile, internet üzerinden görüşüyorlar’ demişti…) İnsan, güvenlik korkusu ve zayıflığı nedeniyle sosyal bir varlık olarak kalmak zorunda, yanlız kalamıyor, ama şimdiden görmekte olduğumuz gibi sanal kalabalıklar bize ‘yanlızken kalabalık içinde’ aldatmacasını verip tatmin edebiliyor.

Ve buna benzer pek çok değişim ve gelişme….

Aslında bu yaşam biçiminin bir örneğini adını koymadan gerçekleştirmiş durumdayız: İnsanlar, Antalya’ya, Fethiye’ye, İzmir’e akın akın, uzun oturmaya gitmiyor, kısa tatillere gidiyor, fakat Bodrum’a (Bodrum şehri hariç) yaşamaya, akın akın gidiyorlar. Çünkü Bodrum yarımadasında neredeyse bütün bu sıraladığımız altyapı var ve herkes kendi küçük koyunda, doğa içinde yaşıyor, çok kısa bir seyahatle de istediği zaman bir başka koyda yemek yiyebiliyor. Özgürce, doğa içinde, büyük şehirdeki kalitede ama çok daha rahat ve ekonomik yaşayabilmek..

Diğer bir örnek de İstanbul’da başlamıştır. 2020 yılında İstanbul’un nüfusu ilk defa azaldı ve öyle görünüyor ki, bundan böyle de azalmaya devam edecek. Yaşamın çok zahmetli, yorucu hale geldiği İstanbul’dan insanlar güneye, küçük yerlere, büyük şehirde yaşama alışkanlıklarından henüz kurtulamayan kısmı da İzmir’e göç etmeye başlamışlardır. Bu göçerler, bir süre sonra İzmir’i de yaşanmaz hale getirip, onlar da, Ege’de daha küçük yerleşim merkezlerine dağılmaya devam edecekler, çünkü bölgenin genelinde yaygın yaşam için gerekli altyapı var.

Deniz kenarları çok popüler olacak gibi görünse de, bazıları deniz havasını, bazıları da dağ havasını tercih edecektir. Herkes kendi yaşam tercihlerine göre yöre bulacaktır, yeter ki gerekli altyapı, kesintisiz ve hızlı internet bulunsun.

Şu an 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun, çeşitli çevrelerde yapılan tahminlere göre önümüzdeki 10 – 15 yıl içinde 1 milyara yakın kısmının Digital Göçer dediğimiz yaşam tarzına geçeceği tahmin ediliyor. Bunu bir fırsat olarak gören henüz az sayıdaki bazı ülkeler, şimdiden yasal altyapı kolaylaştırmalarına başlayıp, yabancılar için maaşı dışarıdan gelmek şartı ile turist değil, bir yıllık oturma vizeleri çıkarmaya başlamışlardır.

Bu tür yerleşim ve yaşam imkanlarının gelişmesi ve büyük kitlelerin bu imkanları yaşar hale gelmesi ise zaman içinde ülkelerin birbirlerine yaklaşmalarını teşvik edecek, geniş kitlelerde dünya devleti düşüncelerini ve barışı teşvik edecektir.

Elbette, bütün bu değişimin en temel altyapısı zengin bir iletişim hizmeti olacaktır. Bugün, bu yeni yaşam tarzını hayatına temel yaşam tarzı yapan çok sayıda birey, ülkemizde bir süredir zaten vardır. Ancak umarım devlet olarak da, bunun potansiyel bir ‘çok önemli ekonomik ve sosyal gelişim alanı’ olacağını kabul edip, bir an önce gerekli altyapı düzenlemelerine geçebiliriz. Çok zengin tarihi, doğal ve kültürel varlığı ile Türkiye, kesinlikle, bu gelişmeden dünyada en çok yararlanabilecek ülkelerin başında gelmektedir.

Aslında bu potansiyeli, turizm sektörünün önemli bir dalı olarak, Turizm Bakanlığının da görüp ele almasında yarar vardır. Ülkemizin eşsiz doğa, kültür ve tarih zenginliği içinde bir süre yaşamını kendi işini de yaparken burada geçirmek isteyecek kitle, birkaç günlüğüne gelecek turistten ülkeye çok daha önemli bir gelir kaynağı olacak ve bunun alt yapısının hazırlanmasında da doğayı da bozan pahalı yatırımlar yerine, mevcut konut stoğundan yararlanmak mümkün olacaktır. Bu insanlara vatandaşlık da vermek gerekmeyecektir. Bu insanların hem sayısı az hem de getirisi yüksek olacaktır.

Ancak maalesef bu potansiyelin en önemli altyapısı olan internet, ülkemizde teknolojik gelişmelere ayak uyduramamış, dünyanın en yavaş ama en pahalı internetlerinden birini kullanır hale gelip, dünya sıralamasındaki merdivenleri hızla inmekteyiz. Dijital Göçerleri önemli bir turizm potansiyeli olarak görüp gerekli yasal ve en azından bölgesel altyapıyı hazırlayıp, tanıtımını yapabilirsek, ülkemizin dünya üzerindeki konumu da çok bakımdan değişecektir.

Çok insanın hayallerinde bir gün Kuzey Işıklarını görmek vardır, bunun yanına bir de hayatının ‘bir yılını Türkiye’de geçirme’yi, ‘bir Türkiye deneyimi yaşama’yı ekleyebilirsek, ülkemize getirisini hayal bile edemiyorum.

 

 


Kaynakça

Yararlanılan Kaynaklar:

-          Wikipedia

-          Akrivi Vagena, Digital Nomads and Tourism Industry, ACADEMIA Letters

09-05-2021
N. Halil Uğur

N. Halil Uğur

Farklı Bir Bakış

Orta Doğu Teknik Üniversitesi–Elektronik Mühendisliği’nden mezun olmuştur. 1973 yılında bilgi işlem ve iletişim teknolojileri alanında kendi işini kurmuştur. 1980 – 1984 yılları arasında Harvard Üniversitesi’nde işletme eğitimi almıştır. Kurduğu firma, 1973 – 1991 yılları arasında Türkiye’ye bilgi işlem teknolojisini getiren, bu alanda yurt dışına hizmet de ihraç etmiş, ilk ve en büyük yerli sermaye kuruluşu olarak bilinir. 1991 – 1994 yılları arasında Türkmenistan’ın Ankara İstanbul fahri konsolosu olarak görev yapmıştır. 1994 - 2000 yılları arasında Türkmenistan’ın Washington büyükelçiliği görevini üstlenmiş ve bu süre boyunca Amerika’da yaşamıştır. Türkmenistan’ın Amerika’daki ilk büyükelçisidir. Aynı süreler içinde Kanada ve Meksika’ya da Türkmenistan'ın büyükelçiliğini yapmıştır. 2000 yılı sonunda Türkiye’ye dönmüştür. Dönüşünden sonra da çiftçilik yapmaya karar verip ziraat ile ilgili 1926’dan bu yana devam eden ziraat/gıda aile işlerini devir alıp Halil Efendi Çiftliği’ni kurmuştur. İş yaşamına devam etmektedir. Seyahat tutkusu fotoğraf sanatına olan ilgisini arttırmıştır. Fotoğraf çekmeye lise yıllarında başlamıştır. Ana ilgi alanı insan ve kültürlerdir. Fotoğrafları yurt dışında büyük ajanslarca da satılmaktadır.

Büyükelçilik anılarını 'Rus Tanzimatı ve Türkmenistan / Sıradışı Bir Büyükelçilik Serüveni' adlı bir kitap olarak yayınlamıştır.

halil@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com/kategoriler/sanatci/halil-ugur

Diğer Yazıları

Devamını Gör

Bu yazılar da ilginizi çekebilir